Aydınımızın turizmde 2020’den itibaren artan turist sayısında, yapılan tarihi kazı sayısının Türkiye sıralamasında yer almasında, pandemi döneminde “Güvenli Turizm” uygulamasını koordine etmekteki başarısı ile adından çokça bahsedilen Aydın İl Kültür ve Turizm Müdürü Umut Tuncer’i daha yakından tanımak istedik.
Aydın İl Kültür ve Turizm Müdürü Umut Tuncer değerli vaktini ayırarak sorularımızı yanıtladı.
Kemal Etleç: UMUT TUNCER nerede, ne zaman nasıl bir evde doğdu?
Umut Tuncer: 1981 yılının Şubat ayında, Babam’ın sanat hayatına yeni başladığı yıllarda Ankara’da bir gazinoda sahne alırken dünyaya geldim. Maltepe semtinde, hareketli bir bölgede güzel bir ev. Her ne kadar güzel bir ev olsa da babam Şanlıurfa’lı annem ise Aydın’lı olunca doğduğum yıllarda Ankara’da yaşıyor olmanın yalnızlığını hissetmişiz haliyle.
Doğduğunuz yerde ne kadar süre geçirdiniz?
Tuncer: Ankara’da çok az vakit geçirdim. Büyüdüğüm şehirler noktasında hikayem biraz karışık. Sırasıyla 5 sene kadar İstanbul, 10 sene kadar İzmir, 15 sene Antalya, 8 sene de Aydın’da yaşadım. Sonuç olarak farklı büyükşehirlerde yaşadım. Tabi kendine has güzel bir deneyim oldu.
Etleç: Eğitim hayatınızdan bahseder misiniz?
Tuncer: Meslek lisesi mezunuyum. Elektronik Bölümü’nü bitirdim. Dokuz Eylül Üniversitesi’nde ön lisans yaptım. Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde Lisans, Yüksek Lisans ve Doktora eğitimlerimi tamamladım. İletişim bilimleri içinde siyasal iletişim alanında uzmanlaştım. Lisede aldığım elektronik eğitimi matematikte birikimli olmamı sağlamıştı. Sosyal bilimlerde çalışıyorsanız, matematiğiniz de iyi ise istatistik, kamuoyu araştırmaları gibi alanlarda uzmanlaşabiliyorsunuz. Kamuoyu araştırmaları ise iletişimle örüldüğünde ortaya siyasal iletişim çalışmak için elverişli bir altyapı çıkıyor. Bu doğrultuda akademiye başladığım 2007 yılından üniversiteden ayrıldığım 2020 yılına kadar siyasal iletişim ve halkla ilişkiler konularında çalıştım.
Etleç: En sevmediğiniz ders hangisiydi? Neden?
Tuncer: En sevmediğim ders müzik dersiydi (gülüyor). Dersin öğretmenleri babamdan dolayı müziğe özel bir ilgim ya da yeteneğim olduğunu düşünürlerdi. Enstrüman çalmamı, solo şarkı performansı yapmamı beklerlerdi. Fakat ben bu konuda oldukça yeteneksizdim. Çok defa bir marşı seslendirmem için kürsüye çıkarıldım ama sonuç her defasında kötü olurdu. Başarısız olmaktan da hiç hoşlanmazdım. Çok kaotik geçerdi müzik dersleri benim için. Bizim ailemizde babamın sanatsal yeteneklerini kız kardeşim Gizem aldı. Ben buradaki tüm hakkımı Gizem’e devrettim.
Etleç: Babanız ve anneniz nasıl tanışmış?
Tuncer: Dedem (annemin babası) Ankara’da bir iş insanıymış. Babam 1979’da sanat hayatının ilk yılında Ankara’ya çalışmaya gelmiş. Gazinolarda sahne alıyor o dönemde. Dedem müşteri olarak gittiği bir gazinoda sahnede babamı görüyor. Çok beğeniyor. Gazino sahibi de dedemin arkadaşı. Dedemle babamı tanıştırıyor. Dedem babamı eve yemeğe davet ediyor. Babam orada annemle tanışıyor. Böyle başlayan hikaye doğumuma kadar ilerliyor.
Etleç: Babanız Mahmut Tuncer popüler bir sanatçı, bunun hayatınıza etkisi nasıl oldu?
Tuncer: Avantajları da oldu, dezavantajları da. Öncelikle babamın popüler kimliğinden kaynaklı olarak ilgi çekici bir kimliğiniz oluyor. Bu başta kulağa güzel geliyor ama uygulamada bazen çok da güzel olmuyor. Küçük bir çocuksunuz, mahallede top kavgası yapıyorsunuz diyelim. Olay öyle bir büyüyebiliyor ki gazetelere haber olacaksınız neredeyse. Yaşam tarzınıza herkesten daha fazla dikkat etmek zorundasınız ve bir çocuğun bu baskıyla mücadele etmesi oldukça zor oluyor. Sonuç olarak biraz daha hızlı olgunlaşıyorsunuz. Olumlu tarafında ise toplumsal açıdan daha fazla destekleniyorsunuz. Babam gönüllere girmeyi başarmış bir halk sanatçısı, Anadolu insanı. Ona atfedilen sevgi size de yansıtılıyor. Siz profil olarak bunu kaldırabilir, hakkedebilir durumdaysanız sosyal performansınız da bir çarpan etkisi oluşuyor.
Etleç: Üniversitede okuduğunuz bölüme nasıl karar verdiniz?
Tuncer: İletişim bilimlerini tercih etmemde en büyük neden babamın çevresinde olan gazeteci, televizyoncu, reklamcı eş ve dostlarımız oldu. Renkli bir iş pratiğidir iletişim. Ben de o etkiye kapıldım ve iletişim okumak istedim.
Etleç: Üniversitede okurken zorluklarla karşılaştınız mı?
Tuncer: Majör bir zorluk yaşamadım. Eğlenceyi seven ama parasını idareli harcamak zorunda olan her öğrenci gibiydim. Babamın yaklaşık asgari ücret kadar gönderdiği bir aylığım vardı. Tabi beklenmedik giderlerimin de tamamını karşılardı. Ekonomik olarak zorlanmadım ama asla bolluk içinde de olmadım. Kararında bir ekonominin içindeydim. 3 kişilik bir ev arkadaşı grubumuz vardı. Pazar alışverişimiz, ev temizliğimiz, faturalar gibi ev idaresinin tüm sorumluluklarını kendimiz gerçekleştirirdik. Ev ekonomisinin yönetimini öğrenmek belki de üniversitede akademik eğitim almak kadar önemli bir süreç diye düşünüyorum.
Etleç: Akademisyen olmaya karar vermenizdeki etken ne oldu?
Tuncer: 9 Akademisyen olmama en büyük etken bugün eşim olan, o dönemde sınıf arkadaşım olan Aslı Tuncer oldu. Eşim çok başarılı bir öğrenciydi. Ona uyak uydurmak mecburiyetindeydim (gülüyor). Birlikte yüksek lisansa başladık, araştırma görevlisi olarak atanıp akademiye başladık. Bugün eşim Adnan Menderes Üniversitesinde İletişim Bilimleri Doçenti olarak çalışmaya devam ediyor.
Etleç: Akademisyenliğiniz döneminde eğitime ne gibi katkılarınız oldu? (Tezleriniz, kitaplarınız, ödülleriniz vb.?
Tuncer: 2 kitabım, 6 kitap bölümüm ve 20’nin üzerinde uluslararası makalem ve bildirim var. Yaklaşık 20 yıllık üniversite hayatımda 1000’lerce öğrenci yetiştirdim. Çok güzel konumlarda iş hayatındalar. 100’den fazla ödüllü öğrenci projesine danışmanlık yaptım. Diğer taraftan akademik yöneticilik anlamında önemli katkılarım olduğunu düşünüyorum. ADÜTV’nin kuruluşunu gerçekleştirdim, Uzaktan Eğitim Merkez Müdürlüğü görevini yürütürken uzaktan eğitim altyapısının kurulumunu koordine ettim, Atça Meslek Yüksekokulu Müdürlüğü görevini yürüttüm. İletişim Fakültesi Dekan Yardımcılığı, Araştırma Yöntemleri Anabilimdalı Başkanlığı, Rektör Baş Danışmanlığı, Senato Üyeliği görevlerini gerçekleştirdim. Bunca hikayeden ve deneyimden sonra üniversiteyi evim gibi hissediyorum.
Etleç: Aydın İl Kültür ve Turizm Müdürü olmanız nasıl gerçekleşti?
Tuncer: Süreç ADÜ’de Rektör Baş Danışmanlığı görevini yürütürken Aydın’ımızdan değerli büyüklerimin Kültür ve Turizm İl Müdürü görevine atanmam noktasında girişim ve referansı ile başladı. Daha sonra Sayın Bakanımızın uygun görüşleri, Sayın Cumhurbaşkanımızın tensipleriyle görevime başladım.
Etleç: Şahsım olarak, sizi Aydın’ın en başarılı Turizm müdürü olarak nitelendiriyorum. Görev süreniz boyunca yaptığınız faaliyetler ve istatistiki bilgileri bir kez daha okurlarımız ile paylaşır mısınız?
Tuncer: Her şeyden önce sizin gibi bir kanaat önderince başarılı olarak nitelendirmek onur verici bir şey. İki yıldan biraz fazla süredir görevdeyim. Aslında görevi zor bir dönemde devraldım. Aydın’ımızda pandemi turizmini yönetmek durumundaydım. İnsanları aynı apartmanda kapıdan kapıya hareketi durdurduğu bir dönemde tatile gelmeye ikna etmek çok da kolay değildi. Bu noktada aynı zamanda bir turizm duayeni olan Sayın Bakanımız Mehmet Nuri Ersoy’un varlığı en büyük şansımız oldu. Bakanlığımız “Güvenli Turizm” adı verilen bir sertifika programı geliştirdi. Tesislerimizi dezenfektan protokolleri, sosyal mesafe, hijyen kuralları, personel eğitimi, donanım hazırlıkları gibi konularda koordine ettik. Son derece güvenli hale gelen tesisleri yurt dışında tanıttık. İddia ediyorum bu süreci Türkiye’de en iyi yöneten il olduk. Çünkü pandemiden önce 2019 yılında 1 Milyon 600 Bin olan ziyaretçi rekorunu 2021 yılında 2 Milyon’a çıkarmayı başardık. 2022 ise bambaşka bir başarı ile zirveye çıktığımız bir yıl oldu. Bir önce yıl yakaladığımız tarihi rekoru tam %60 oranında arttırdık ve 3 Milyon 200 Bin turiste ulaşarak yeni bir rekor kırdık. 2.5 Milyar Dolar’ın üzerinde katma değer ürettik. Kültür çalışmalarında da göreve geldiğimde 11 olan arkeolojik çalışmaları 19’a çıkararak Türkiye’de en çok arkeolojik çalışma yapılan il olmayı başardık. Bu konuda da bir numarayız. Üç Gözler restorasyonu, Nazilli Kültür Merkezi açılışı, Kadı Kalesi’nin üzerinin kapanması, Sultanhisar Kütüphanesi, Koçarlı Kütüphanesi, Yörük Ali Efe Müzesi restorasyonu, Kurşunlu Manastırı projesi gibi çok sayıda yatırımı tamamladık. 2021 yılında Mastaura Antik Kenti’nde başlattığımız çalışmalarda dünyada sadece 5 tane olan tamamen toprak altında ve bütünlüğünü koruyan bir arena keşfettik. Bu keşif uluslararası haber trafiğinde büyük bir gündem oldu. Dünya Aydın’ı konuştu. Dünyanın en önemli arkeoloji kuruluşlarınca 2021 yılının en önemli arkeolojik keşfi olarak gösterildi. Arkeoloji çalışmalarımızla yüzlerce haber ürettik, Aydın’ımızı tanıttık. Otel sahipleri, acentalar, operatörler ve rehberlerimiz ile çok yakın ilişkiler kurduk. Gönül birlikteliği geliştirip örnek bir dayanışma sergiledik. Aydın tarihinde ilk defa Büyük Yörük Toyu gerçekleştirdik. Yine Aydın tarihinde ilk defa müdürlüğümüz çalışması olarak kent meydanlarında ücretsiz halk konserleri gerçekleştirdik. Özellikle dezavantajlı hemşerilerimizin turizmin eğlenceli ürünlerinden faydalanmasını sağlayan çok sayıda sosyal sorumluluk programları gerçekleştirdik. Aslında iki buçuk yıla gurur duymamızı sağlayan çok büyük başarı hikayeleri sığdırmayı başardık. Didim’e de bir kütüphane sözümüz vardı, onu da yerine getirmek üzereyiz. Çok yakında duyurumuzu yapacağız.
Bundan sonraki hedefleriniz neler?
Tuncer: Aydın memleketim. Çocukluk arkadaşlarımın, anılarımın, akrabalarımın olduğu, ekmeğini yediğim memleketim. Bir insanın yaşayacağı en büyük onur memleketine hizmet etmektir diye düşünüyorum. Bu anlamda Aydın’ımıza hizmet etmenin güçlü yollarını bulacağım. Aydın’ımızı daha ileriye taşımak için var gücümle çalışacağım.
Etleç: Sayın müdürüm değerli vaktinizi ayırarak sorularımıza verdiğiniz cevaplar için teşekkür ederim. Önümüzdeki süreçte başarılarınızın devamını dilerim. Sizin de hedefleriniz arasında olduğu gibi Aydın’a daha güçlü hizmet edebilmeniz adına her daim yanınızda olduğumuzu bilmenizi isterim.