
Rehber Gazetesi Muhabiri İlknur Etleç, EĞİTİM-SEN Didim Temsilciliği yöneticileri ile yaptığı röportajda sorularına cevap aradı.
İlknur Etleç: Soruyu şöyle başlayalım 2022-2023 Eğitim öğretim dönemi başladı ama siz başlayamadınız. Bizim gördüğümüz eksik orada Belkıs Kahraman ve Emine Olcay, Gülay Sezer neden başlamadı, başlayamadı?
Belkıs Kahraman: Aslında yeni öğretim yılına şöyle aslında “başlamadık” demek olmaz. Biz evet öğretmeniz aynı zamanda sendikayız. Şu an öğretmen kimliğimiz ne kadar biraz sekteye uğratılmaya çalışılsa da sendikal faaliyetlerimiz devam ediyor. Zaten Didim’de bildiğiniz gibi yetkili sendikanın baş temsilcisiyim.Bizim bu alandaki sorumluluklarımız her geçen gün artıyor. O yüzden de sendikal faaliyetle ilgili sekteye uğrayan hiçbir durumumuz yok. Diğer taraftan hukuksuz yapılan bir uygulama ile ilgili, sürgünlerle ilgili bir sancımız var. Bununla ilgili bir süreç yaşıyoruz. Psikolojik olarak çok zor bir süreç, her eylülde büyük bir heyecanla öğrencilerimize kavuşacağımız günü beklerken bu süreçte böyle farklı yerlere, yukarıdan gelen atamalarla, dayatmalarla, hukuksuz işlemlerle böyle bir gönderme çabası içerisine girince bunun tabii ki psikolojik yansımaları ciddi şekilde bizi vurdu. İster istemez sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kaldık. Böyle keyfi gitmeme gibi bir şey değil zaten. Sağlık özründen kaynaklanan bir durumumuz var şu anda.. Ne yazık ki bu durum bizi tabii ki üzüyor. Öğrencilerimize kavuşamamak bizim için büyük bir sıkıntı zaten, ben kendi adıma meslekte 15. Yılım. Her eylül ayı geldiğinde öğrencilerimize kavuşacağımız günü iple çekerken, hastanelerde geçiyor bu süreç. Diğer taraftan sendikal olarak faaliyet sorumluluğumuzun farkında olduğumuz için onu da askıda bırakamıyoruz. Çünkü Didim’e baktığımız zaman 900'den fazla eğitim emekçisinin sorumluluğunu üzerimizde hissediyoruz. O yüzden bizim için aslında boşluktan ya da sektör olmasından ziyade ettiği bir sorumluluk ve ağırlık var üstümüze bunu da hepimiz en derinden hissediyoruz.
İ.E.: Şimdi sizce bu gönderimler hukuksuz ve siz hukuk yoluyla da başvurunuzu yaptınız. Bu süreçte ne oluyor? Nasıl gidiyor, nasıl devam ediyor ?
B.K.: Şöyle, biz bu sürecin zaten en başında Nisan başında zaten 1 Nisan'da şaka gibiydi öğrendiğimizde.. Yukarıdan emirle yaptırılan bir uygulama ile karşı karşıyayız. Bize ilk başta milli eğitim'e ifadeye davet edildiğimizde il teftiş müfettişleri tarafından hakkımıza CİMER şikayeti olduğu ve bununla ilgili ifademiz alınacağını söylendi. Biz bu kadar ciddiye almamıştık. Çünkü basit bir soruşturma gibi görünüyordu. Sonrasında atama kararnameleri kapımıza gelince büyük bir şok yaşadık. Sonrasında ne yazık ki hak arama konusunda da hani taraf olduğumuz soruşturma dosyasını talep ediyoruz, bütün yazılar kapatılarak veriliyor. Soruşturma dosyasından bir şey anlamıyoruz. Ta ki mahkemeye gidip mahkeme işlem gördükten sonra işlem dosyasını aldığımızda anlıyoruz. Dolayısıyla biz bununla ilgili ne olduğunu ne bittiğini yaz döneminde öğrenmiş olduk. Aslında bir de yalan söylenmiş CİMER şikayeti yok. Ben, Emine hocam ve Gülay hocam üçümüz hakkında idare resmi işlem yapıldı. Üçümüze de söylenen şey CİMER şikayetiydi. İşlem dosyasına baktığımızda CİMER şikayeti sadece Emine hocanın adı geçiyor. Bizimle ilgili bir CİMER şikayeti yok. İşlemin bu noktaya gelmesi için usulsüz bir dilekçe var ortada, 3 imzalı bir dilekçe ki imzalı tek dilekçe olması lazım bunun hepimiz çok iyi biliyoruz. Hani bir talep içermesi lazım, talep içermeyen karalama bir yazıyla 3 tane şahıs altında imzalamış ve milli eğitim bunu işleme koyarak idare soruşturmaya dönüştürmüş durumda ve en başından itibaren biz şunu söyledik. Biz sendikacıyız burada ve sendikacılar kanunla koruma altındadır. Bizi de bağlayan 4.688 sayılı sendika kanunumuz var ve bu kanuna göre baş bile görevleri değiştirilemez. Şimdi biz tabii ki buradan baktığımız zaman aleni bir hukuksuzluk görüyoruz zaten. En başından biz bunu dile getirdik. Ankara'dan genel başkanımız ve genel sekreterimiz geldiler. İl milli eğitim müdürlüğü, valilik, hatta ilçe milli eğitim müdürü ile görüşmeler yaptık. Hepsini dile getirdiğimizde eğitim müdürümüz de bir görüşme yaptık, orada da dile getirdik. Vali beyin talihsiz bir açıklaması olmuştu. “Eğer yanlışlık varsa yargıdan döner” demişti. Dışarıdan herkes birileriyle ilgili şikâyette bulunabilir, ithamda bulunabilir, taleple ya da herhangi bir şey ortaya gelebilir. Ama kurumun öncelikli olarak bu iddialar doğru mu? değil mi? Bir araştırma yapıp ondan sonra işlemi alması gerekirken bizim milli eğitim müdürümüz dilekçenin kimden geldiğine bağlı olarak, tabii ki de bir tavır değişikliği yapıyor. Burada da zaten dilekçede açık açık yazmışlar “AKP ilçe yöneticileri olarak biz bunları burada istemiyoruz” diye bir ifade kullanınca işin rengi tamamen değişiyor. Kimse sorumluluk almak istemiyor. Herkes bir şekilde topu taca gönderiyor. Benden gitsin de nereden dönerse dönsün. Böyle bir uygulama ile karşı karşıya kaldık.
İ.E.: Bu üçünüze has bir şey mi? Milli eğitimin size bu kadar sahip çıkmaması, öğretmenlik konusunda hatta yani acaba sendikacılık mı, hani sendikaya karşı tavırlarından dolayı milli eğitim de böyle bir şey yapıyor? Öğretmen olarak da size sahiplenmiyor, bunun altında, sendikacılık mı var?
B.K.: Zaten bizim buradaki yargılandığımız şey, bizim mesleki öğretmenliğimizle ilgili bir durum söz konusu değil. Buradaki uygulamalar zaten tamamen Eğitim Sen’e yönelik bir saldırı. Eğitim sen’in yönetiminin tamamını sürgün edilmesi demek buradaki sendikaya kilit vurun demektir. Bizim yargılandığımız konuya baktığımız zaman da; işte basın açıklaması yapmak, slogan atmak attırmak. Bizim öğretmenlikten öte sendikacı kimliğimizde yapmış olduğumuz eylemler ve bunların üzerinden yürüyen bir saldırı var. Biz şeyi de söylüyoruz zaten hani uygulama ile ilgili dedik ya hani işlem dosyasını çok sonra aldığımız için, içeriğine baktığımız zaman evet bir karalama ile yola çıkılmış ama, sonrasında o şikayetlerle ilgili bile müfettiş raporunda işte hiçbir ifadenin subuta ermediği asılsız olduğu yer alıyor. Aslında o soruşturma bile hani oradan sonra uzatılmayıp kapatılması gerekirken ısrarla uzatılan bir soruşturma var. Zorla bir suç arayışına giriliyor. Sonrasında da hani anayasal hakkımız olan sendikacı olarak koruma altına alınan, basın açıklamaları, yapmış olduğumuz eylem ve etkinlikler suç teşkil ettiği yönünde öğretmenlikte bağdaşmayan hareketler diye değerlendirilerek idare cezaya dönüştürülmüş.
Emine Olcay: Kendi isteği dışında herhangi bir yere gönderildiği zaman yer değişikliği olduğu zaman eğitimi sen yöneticilerinin görevi devam eder biz de raporluyuz ama görevimizin başındayız. Çünkü okula gidemiyoruz ama sendika zorluyor. Mecburen şu an promosyon çalışmaları var arkasından okullarda öğrencilerin sorunları var, öğretmen arkadaşların sorunları var, biz olmayınca bunlar çözülmüyor. Çünkü yetkili sendikanı çözeceğiz sorunlar yani bu noktada mecburen görüşmeler devam ediyor. Hani beni gönderdi de burada her şey kalsın diye bir şey yok. Milli eğitim de kendisi yapamaz zaten birçok şeyi promosyon sözleşmesi yapacak,nasıl yapacak altına biz imza atacağız. Yasa gereği böyle, yani yapamaz. O yüzden hep bir aradayız. Bu yaptıkları aslında çok da saçma bir şey oldu. Ben şu bilgiyi vermek isterim. Şimdi öğretmenlikle bağdaşmayan konulardı. Bize yer değişikliği yaptılar sürgün ettiler. İlk beni CİMER şikayetinde bulunuyorlar. Ama AKP ilçe sekreteri hani şikayet ediyor. Ben tanımıyorum, kendisi hiç tanımam. Şikayet etmiş. Ondan bir hafta sonra da zaten üçümüzle ilgili yine AKP ilçe yönetiminden 3 kişi ve orada diyorlar ki ben aslında bu olayı bilmiyorum da, ondan duydum da, o diyor ki hayır ben de ondan duymuştum diyor. Aslında bu böyle değil de diyor. Yani böyle bir dilekçe biz bunlar zaten mahkeme sonuçlandığı zaman gerekli basın açıklamasıyla o ifadeleri falan kamuoyu ile paylaşacağız. Şu an mahkemeye devam ediyor, çok paylaşamıyoruz. Biz zaten müdür Bey'in kendisine de ben söyledim. “Bu ancak Levent Kırca'nın parodilerinde olur” dedim. Gerçekten yaptığınızı doğru bulmuyorum. Böyle olmazsınız, yani böyle yasaya aykırı bir şey olamaz. soruşturmak onları siz bize CİMER dediniz. Bu buradan gitsin ben direkt söylüyorum “biz bunları istemiyoruz” demişler. “Biz bunları istemiyoruz bunlar gitsin demişler” dilekçede o kadar açık ve net bir şekilde… Yani milli eğitimin de ilçe milli eğitim'in de soruşturmayı açmamak gibi bir şeyleri olamaz. Çünkü emirle gelmiş. Umutluyuz, halen hukuka güvenmek istiyoruz. Geldiğimiz noktada çünkü haklılığımızdan alıyoruz. Ben 29 yıllık öğretmenim,benim sicilimde öğretmenliğimle ilgili asla bir leke yoktur. Sınıf öğretmeniyim, benim için çok acı bir şey. ilk defa sarılamadım, kavuşamadım daha.. Halen bir grubumuz var, çocuklarla yani bu bir öğretmene yapılabilecek en kötü şey rüyalarında görüyorsun. Sınıf öğretmenleri öyledir haziranda mezun eder, temmuz'da dinlenir, Ağustos'ta rüyalarında çocuklarını görmeye başlar ve Eylül'de kavuşur. Ama ben kavuşamadım. Bu noktada bizim için, benim için özellikle zor bir süreç Gülay'ı mesela çok acımasızca davrandılar. Sağlık özründen gelmişti. Annesi kanser hastasıydı. Nasıl oldu şimdi ben çocuklar okul açılmadan iki gün önce bir kafede oturduk birkaç öğrencimde bir araya geldik. Sürekli beni öptüler ve o günden itibaren benim tansiyonum yüksek. Zor bir süreç benim için gerçekten hepsi çok özlüyor. Her gün biri arıyor beni kendileri annelerinden alıyorlar. Bir de 2 yıl 3 yılımız üç yıl çocuk sana alışmış. Senin kurallarına alışmış, senin iletişim benimle kurdukları iletişim belli, ay bu sefer yeni bir öğretmen yani geçen ay zaten iki iki buçuk ay yeni bir öğretmendi , o gitti şimdi yeni bir öğretmene daha alışıyor. O ona tam alışacakken tekrar ben göreve döndüğüm zaman tekrar benimle devam edecek. Bu çocuklarda müthiş bir travma aslında. Çocuklar şimdi bana dediler öğretmenim ne zaman döneceksin? Mahkeme bitince diyorum. Avukat olmak istiyorlarmış, bana öyle söyledi veliler. Bu çok acı bir şey evet avukat olmak istiyoruz. Çocuklar temiz kalpli ya gerçekten temiz kalpli.
İ.E.: Belkıs hocam sizin nasıl oldu başlayamadız ?
B.K.: şimdi ben kendi okuluna tabi sendikacı olarak da gittiğim için daha dün kendi okuluma uğradım öğrencilerim çok koşturup geldiler. tabii okullarda bir de şöyle bir durumla karşı karşıyayız bizim yerlerimizi atamalar yapıldı. Aslında burada da bir usulsüzlük var. Çünkü biz kadromuzu boşaltmadığımız ilişkimizi kesmediğimiz sürece orada yeni bir norm açılmaması gerekiyor. Şimdi benim yerime yeni görevden arkadaş gelmiş zaten, onunla tanıştık. Biz okula gittiğimiz zaman çocuklar daha çok böyle yeni bir öğretmen gelince hani tayinim çıktı gittiğim gibi bir algıya da kapılmışlar. Beni görenler koşturup geldiler, özlemişler tabii çocuklar, bir taraftan sarılıyorlar öğretmenim ne zaman geleceksiniz? hala burada mısınız? gibi sorular var. Onlara anlatmaya çalışıyoruz. Üstü kapalı bir şekilde evet rahatsızım, biraz sıkıntılarım var, bittiği zaman tekrar geleceğim. dediğin zaman çok mutlu oluyorlar. İşte döndüğümüz zamanda biraz da norm kadro sıkıntısı ile ilgili yeni bir sorunla karşı karşıya kalacağız. Çünkü ne yazık ki norm kadrolarda hani her ne kadar bu süreç bizi biraz yoracak tabii ki de diğer taraftan Emine hocamın dediği gibi bu biraz da Didim'de şu kamuoyunu da yarattı. İnsanların bir adalet bekleyişi var. Evet yanlışsa yargıdan döner deniliyor. Ama herkesin yargı ile ilgili çok ciddi kaygıları da var. Herkesin gözü gerçekten yargı burada tarafsız bir karar verecek mi veremeyecek mi ? Bunu da çok merak ediyorlar.
Gülay Sezer:Ben başladım, hem benim okulumun yakın olmasından aslında tabii yıpratıcı bir süreç sabahın beşinde kalkıp akşam da 7-8'inde anca evde oluyorsun. Uzun saatler var 20 saat dersim var orada da yani kendimi o şekilde ayarladım. Sağ olsun müdür bey de bu anlamda sendikal görevimin devam ettiğini söyleyince. Bir de gerçekten burada bizim hala görevimiz devam ediyor evet bizi göndermeyi düşündüler. Böyle bir talihsizlik yaptılar bize biz de daha güçlü bir şekilde geri çevirdiler. Şimdi şube olma yolunda ilerliyoruz. Zaten üyelerimizi zaten kenetliydik. Daha çok kenetlendik, herkese lazım. Ben aynı şekilde müdür bey'e de söyledim. Bir gün Adalet size de gerekecek o zaman biz sizin yanınızda olacağız. Yine Eğitim-Sen olarak yanınızda olacağız. Bu anlamda korkumuz yok geri döneceğiz. Söke’deki okulda misafir konumundayım. Gittiğimde çayım yapılıyor, görüyoruz burada güzel bir havaya yakaladık. Eğitim-Sen adını daha da büyütüyoruz, güzelleşiyoruz. Bizim önceliğimiz aslında yine öğretmenlerin özlük hakları, önümüzde bir eylem planımız var. İşte öğretmenlik meslek kanunu ile ilgili alana çıkmayı düşünüyoruz. Burada alanlarda burada Eğitim Sen bayrağını yine önünde biz götüreceğiz. Üyelerimizi bekliyoruz, bu anlamda yanlarınızdayız, biz buradayız evet benim annem uzun zaman kanser tedavisi gördü. Zaten annemin özür durumunda buradayım. Annem bana muhtaç ben annemi muhtacım. Sağlık gözünden dolayı moral motivasyona ihtiyacı var. Benim annem benim sürgün edildiğimi bilmiyor, hala bilmiyor. Söylemedim hani üzülmesin. Etkilenir benim annemin her daim mutlu olması lazım, mutlu etmeye çalışıyorum. Onu türlü türlü hediyelerle şimdi burada onu idare ediyorum, annem de beni idare ediyor. Bu bağlamda söylemedim ben de anneme dedim böyle bir seminer var iki gün sadece gideceğim 3 gün burada okulum devam ediyor gibi tatlı bir yalan söyledim. Pembe bir yalan söyledim, çünkü uzun süre bir kemoterapi gördü o yüzden annemi üzmek istemiyorum, benim canım o hani daha genç annem benim aslında daha 62 doğumlu benim annem o yüzden de söylemeyi diye düşünmüyorum. Çünkü en kısa zamanda döneceğimi de biliyorum o yüzden annem bunu duymasın öyle kendi içimizde bunu milli eğitim milli eğitim Aydın valilik bir şekilde halledecek döneceğiz zannediyorum, göreceğini ben onun her türlü hazırladım yani hazırladım öyle bir şey tanık olmayacak.