Sayın okuyucular, bu hafta ilk defa kendim ile ilgili bir konuda yazıyorum. Sonuna kadar okuyup, değerlendirmeniz dileği ile…
25 / 05 /2022 Tarihinde iktidarın vaadleri havada kaldı başlıklı bir köşe yazısı yazdım. Bu yazımda iktidarın Didim için verdiği vaadleri yerine getirmediğini ifade ettim. Bu yazımdan dolayı iktidar partisinden beni arayarak bu nasıl bir yazı, bizim hakkımızda böyle bir yazıyı nasıl kaleme alırsın ? Tarzında eleştiri almadığım gibi “yazdıklarında haklısın, bizim de yerine getiremediklerimizden dolayı boynumuz bükük. Eksiklerimizi tamamlamak için var gücümüzle çalışıyoruz.” Diyen siyasetçiler oldu.
Geçtiğimiz hafta da 6/6/2022 tarihinde “Vaadler ne zaman tamamlanacak? ” başlıklı bir haberi internet sitemde yayınladım. Bu haberi okuyanınız olduğu gibi okumayanınız da olabilir. Okumak isteyenler için haber linki; ( https://www.didimpostasi.com/vaadler-ne-zaman-tamamlanacak/12881/ )
Bu haberi yayınladığım günün akşamı saat 19 civarı Didim Belediyesi Basın koordinatörü beni aramış. Telefonu duymamışım ya da sonrasında görmemişim. Attığı mesaj (Müsait olunca görüşebilir miyiz?) sonrasında kendisini aradım. Hal-hatır, selamlaşma faslından sonra
“Yönetimle ilgili bir sıkıntı mı var?” diye sordu.
“Kimse ile bir sorunum yok” diye cevap verdim.
“Bu gün yayınladığın haberden rahatsızlık olabilir. Tabi ki eleştiri olacak ama bu haber başkanı itibarsızlaştırma olarak algılanabilir. Belediyeden iyi kötü editöryel reklam çalışması alıyorsun. Başkan rahatsızlık duyup, reklam çalışmalarını kesebilir. Henüz kendisi haberi gördü mü ? bilmiyorum. Tatsızlık olmasın” dedi .
Ben de “hiç eleştirel haber yapamayacak mıyız? Üstü kapalı tehdit etmeyin” diye cevap verdim. Selamlaşarak telefon görüşmemizi sonlandırdık. Ancak haberi kaldırmadım.
Bu telefon görüşmesinden sonra öğrendim ki; konunun asıl sebebi benim 31 Mayıs akşamı Murat Kalaycı ile bir mekanda oturarak sohbet edip, çay içmemmiş. Bu görüşmeyi bildiren, fotoğraflayan kendine pay çıkardığını zannetsin. Hiç önemli değil…….
Benim mesleğim gereği kiminle oturup konuşacağım, çay içeceğim, yemek yiyeceğim kimseyi ilgilendirmez. Sağcısıyla, solcusuyla, liberali fak etmez ben herkes ile görüşürüm.
Gelelim 14 haziran gününe;
CHP Didim İlçe Örgütü ilçe binası önünde hayat pahalılığı hakkında basın açıklaması yapıyor. CHP Didim İlçe Başkanı Nurettin Koçak, ilçe yöneticileri, vatandaşlar ve Didim Belediye Başkanı Ahmet Deniz Atabay bir aradalar.
Basın açıklamasının bir paragrafında iktidarı eleştirirken konu medyaya geliyor. Aynen şöyle deniyor o paragrafta “Muhalif basın yayın, kurum ve kuruluşlarına haksız ve hukuksuzca saldırılmakta, gazeteciler ve yazarlar tehdit edilmekte, hapis cezasıyla sindirilmekte, gerçeklerin haberleştirilmesi engellenmekte, toplumun tüm muhalif kesimlerine de bu yolla gözdağı verilmektedir.”
Şimdi aynı partinin iki başkanı, aynı karede, aynı basın açıklamasında yan yana duruyorlar.
Aynı gün basın koordinatörünü telefon ile arayarak “Editoryel çalışma dosyası gönderecek misiniz?” diye sordum.
Cevap mı? “Onay çıkmadı.” Oldu.
Şimdi eleştirdiğiniz, iktidarın yaptığını iddia etiğiniz basına baskı, tehdit, yıldırma politikasını siz yapmıyor musunuz? Malatya’daki gazeteye Didim Belediyesi adına ödeme yaptığınız günler unutuldu sanmayın.
Hak, hukuk, adalet, düşünce özgürlüğünü savunan partinin başkanları size sormak istiyorum.
Aynı partinin iki başkanı nasıl anlaşıyor? Halka vermek istediğiniz ile icraatınız uyuşuyor mu?
Şimdi para alamadığı için eleştiriyor, karalıyor diyenleriniz olacaktır. Hatırlatmak isterim ki Rehber Gazetesi 6 yıl boyunca Didim Belediyesi’nden destek görmeden ayakta kalmıştır. Bundan sonrada yayın hayatına devem edecektir.
Başkan etrafınıza duvar örüyorlar. Siz duvara yansıtılanı görüyorsunuz. Ama o duvar sizin üstünüze yıkıldığı zaman, duvarı örenlerin işi bitmiş olacak.
Not; Bu arada içtenlikle söylemeliyim ki Amfi tiyatro Didim’in marka değerini yükseltecek çok değerli bir proje, bu konuda emeği geçen herkese teşekkür ederim.