24 Temmuz'un sansürün kaldırılmasının yıl dönemi olduğu ifade edilse de , "Osmanlı'nın özellikle son zamanlarında çıkan gazeteler sansür memurlarının kontrol ve denetiminden geçtikten sonra yayınlanıyordu. 24 Temmuz 1908 tarihinde İkinci Meşrutiyet'in ilanından sonra bu uygulamaya son verilmesi günümüzde sansürün kaldırılması olarak adlandırılmaktadır. Bunun için de 24 Temmuz tarihi, Gazeteciler ve Basın Bayramı olarak kutlanmaktadır. Ülkelerin gelişiminde çok önemli bir yere sahip olan basının, halkı bilgilendirme, bilinçlendirme, kamuoyunda gerekli hassasiyetleri oluşturma gibi çok önemli görevleri bulunuyor. Bu nedenle demokratik hayatın vazgeçilmez unsurlarından biri olan basın, kamuoyuna tarafsız, doğru ve hızlı biçimde bilgi ve haber vererek, toplumu aydınlatıp, meslek ilkelerine, kişilik haklarına saygı çerçevesinde çalışmalarını sürdürmelidir.” Denilmektedir.
İş Aydın ve Didim’e gelince gazeteciler yerelde iktidar olanlar tarafından yönlendirilmektedir.
Yönlendirilmektedir diyorum çünkü;
Aydın, Didim, Kuşadası, Söke vb. belediyeleri o kadar kusursuz çalışıyor, halka hizmet götürüyor ki gazetelerin yüzde 95’inde eksikler görülmüyor. Görmezden geliniyor.
Eğer eksikleri görürseniz ve bunu haberleştirirseniz, ya belediyedeki yakınınızın-kendinizin iş akdi fes edilebilir. Bu ekmek korkusu sansür sebebi değil mi? Belediyeden kiraladığınız iş yeriniz elinizden gidebilir. Sizin görmezden geldiğiniz gibi belediyeler de işgal ettiğiniz yerleri görmezden gelmekten vaz geçebilir.
Hadi yukarıda yazdığım ayrıcalıklardan yararlanmıyorsunuz. Bu sefer de yayın hayatına devam eden gazetenize verilen reklam (Tasarruf tedbirleri kapsamında yasaklandı), editoryal çalışmalarınız anında kesilir ve ötekileştirilirsiniz.
Örnek mi?
Hiç kimse üzerinden yorum yapmadan kendi gazetemden bahsedeceğim.
6 Haziran günü BAŞKAN ATABAY SEÇİMLERE 2 YILDAN AZ KALDI VAATLER NE ZAMAN TAMAMLANACAK başlıklı bir haber yayınlayarak seçim vaatlerini hatırlattım ki yaklaşık bir hafta öncede İKTİDARIN VAATLERİ DİDİM’DE HAVADA KALDI diyerek bir haber paylaşmıştım.
Burada partizanlık, yalakalık veya itibarsızlaştırma yapmadığımı düşünüyorum.
7 Haziran gecesi Didim Belediyesi basın sorumlusu arkadaşımız beni arayarak Kelimesi kelimesine hatırlamasam da “zaten zor bir süreçten geçiyoruz. Bu haberleri yaparak başkanı itibarsızlaştırmaya çalışıyorsun. Bu şekilde devam edersen belediyeden aldığınız 3 kuruşta kesilir. “ ifadelerinde bulundu. Beni 3 kuruşla tehdit etmemesi söyledim. Ama sonuçta bu konu onun karar vereceği bir şey değildi. Selamlaşarak telefon görüşmemizi bitirdik.
SONUÇ MU?
O gün Didim Belediyesi bizim gazetemizle çalışmayı kesti.
Bu sansür değil midir?
Kendisini Hak, hukuk, adalet, gazetecilere özgürlük söylemleri ile hareket eden Cumhuriyet Halk Partisi genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun üstün gören Didim Belediye Başkanı A. Deniz ATABAY, bu uyguladığı ekonomik sansür ile bizi sindirebileceğini mi düşünüyor?
Bugün 24 TEMMUZ GAZETECİLER VE BASIN BAYRAMI, günün anlam ve önemine istinaden Didim Belediye Başkanı A. Deniz Atabay gazetecilere bir kahvaltı düzenliyor. Bu gazeteciler ne hikmetse Didim Belediyesi’nin hiçbir eksiğini görmeyen, görse de haberleştiremeyenlerden oluşuyor.
CHP’nin özgürlükçü düşünce yapısına uygun yayın politikalarını destekleyen Didim Belediye Başkanı A. Deniz Atabay’ı sansürün kaldırılışının yıldönümü kabül edilen bu günde gazetecileri onure ettiği için kutluyorum.
Yazımı 2 sene önce paylaşılan bir görsel ile tamamlamak istiyorum.