İkibinli yıllar yani milenyum yılları oturduğum şehrin altın yıllarıydı. O yıllarda Kadıköy’den bir ömür çıkmasam hiç sıkılmam derdim. Okuldan İstanbul’a döndüğüm zamanlarda mutlaka Kadıköy’ü gezerdim.Aklımdan hiç çıkmayan bir yer var. Çizgi romancılar çarşısı. Burası bir iş hanı gibiydi ancak tam üç katı çizgi romanlara ayrılmıştı. Mutlaka ziyaret ederdim bu olağanüstü yeri. Elbette eskiden günümüzdeki gibi bir çizgi roman çeşitliiliği yoktu ama bu çarşının müdavimleri zaten yeni değil eski çizgi romanları arayan koleksiyonculardı. Sadece tek kötü yanı vardı kimse göremiyordu bu dükkanları çünkü pasaj içinde yerin altındaydılar. Ancak herkes ,özellikle de çizgi roman severler burayı biliyordu. Sonraki yıllarda daha büyük ve ferah dükkanlar açılmaya başlayınca pasaja olan ilgi azaldı.
Zaman, ilerledikçe sizi öldürmeye başlayan bir düşman gibi davranıyor. Ona cevap veremezseniz yavaş yavaş ölüyorsunuz. Aklınıza gelen bütün sektörleri buna dahil edebilirsiniz. Ama gençliğin enerjisi çocukların merakı gibi konulara girdiğiniz zaman o noktada sınırsız bir krediniz var. Bir gencin yaşama arzusu çok nadir biter. O nokta ise zaten felakettir. Çizgi romanlar işte bu yüzden evrensel. Bugün bir çizgi roman görüp elini uzatmayacak hiç kimseyi tanımıyorum. Herkesin ilgisini çekerler ve herkese mutluluk verirler. Bankta oturun ve elinize bir çizgi roman alın. Yanınıza oturan insan merakla çizgi romana bakacak sonra da söze şöyle başlayacaktır,bende okurdum gençken. Benim zamanımda filanca vardı. Şimdi bu okuduğun nasıl bir karakter acaba?
Ben çizgi romanlara Red Kit ile başladım. O zamanlar gazeteler ek vermeye bayılırlardı ve bir gazete Red Kit serisi veriyordu. Sonra Tenten ve Asterisks te verdiler. Ama sonra dışardan Superman almaya başladım. Evet bugün hala arada o muazzam dünyaya bakıyorum. Edebiyattan yada sinemadan farklı değiller aslında. Üstelik sinemada milyonlarca dolarlık hasılat yapan filmlerin çoğu dünyayı kurtarmaya çalışan çizgi roman kahramanlarıdır. Bütün dünyada muazzam işler başaran büyükler aslında bizlerin süper kahramanıdır.
Süper kahramanların hayatlarına bakalım. Hiçbiri bizden farklı bir hayat yaşamazlar. Pek çoğu süper kahraman olduğunu saklamak zorundadır. Hiç sevmedikleri bir işi yaparlar ve bol bol amirlerinden azar işitirler. Bir kıza aşıktırlar ama kız ona asla ilgi göstermez. Sık sık etraflarındaki insanlar tarafından alay konusu olurlar. Sevdikleri kızda patronun oğluyla sevgili olur. Ama gece olunca süper kahraman kıyafetlerini giyerler ve herkesi kurtarırlar. Bir sonraki geceye kadar…
İşte bu benim diyorsunuz değil mi? Bende diyorum ki herkes aslında bir süper kahramandır. Hepimiz kendi hayatımızın tek ve biricik kahramanıyız. Bize ihtiyaç duyulduğunda hazır ama genelde kendi halinde.
Hayata güzel bakmak süper kahraman olmak kadar önemlidir.
İyi haftalar.